TAM TEMPER - YARI TEMPER: BENZERLİK VE FARKLILIKLAR.
Soda kireç silikat camlara mekanik ve ısıl gerilmeye karşı yüksek dayanım ve belirli parçalanma özellikleri kazandırmak amacıyla, kontrollü bir ısıtma ve soğutma işlemi uygulanarak temel mekanik dayanımına ilave olarak yüzeyde kalıcı bir basma gerilmesi oluşturulur. Bu işleme genel anlamda ISIL İŞLEM ya da TEMPER İŞLEMİ adı verilir.
Cama
uygulanan bu işlem konusunda en yaygın bilinen standart EN 12150 (1 ve -2 )’dir.
Sertleştirme ile ilgili standart ise EN
1863’ dür.
TEMPER
işlemi iki farklı sonuç doğurur;
1. TAM
TEMPERLEME (Full Tempering );
2. SERTLEŞTİRME
(Yarı-Sertleştirme veya Heat Strenhting )
ISIL İŞLEM
prosesi açısından baktığımızda her iki durumda da temper fırınına giren camın
proses parametreleri aynıdır. Herhangi bir değişikliğe gerek yoktur. Bazı
işletmelerde ise yarı temperli camların daha düşük ısılarda üretilebileceğini
hatta bu nedenle camda optik dalgalanmanın daha az olacağına dair bir inanç
vardır. Oysa bu tamamıyla yanlış bir hareket noktasından kaynaklıdır. Pek çok
operatör fırın içinde cam kırılmasını önlemek adına tam temperleme işleminde
daha düşük ısılarda çalışmayı riskli bulurlar, bu nedenle ısı değerleri zaten
olması gerektiğinden yüksektir, yarı-temper işlemine geçecekleri zaman bu
hatalarını ısıları 5-8 derece arasında düşürerek telafi ederler.
İki
temperleme sürecinin bir başka ortak noktası Yeniden İşlenebilirlik sürecidir :
Tam temperli cam ve yarı temperli camın her ikisi de yeniden işlenemez, yeniden
işleme sırasında her iki cam da kırılır. Elbette bunun aksini iddia eden
firmalar da vardır. Hatta düşük kaliteli ürün elde edeceklerini bilmelerine
rağmen tam temperli ya da yarı temperli camları ( özellikle 8 mm ve daha kalın
olması koşuluyla) tekrar ısıtma-soğutma aşamasından geçirip yeniden
işlemektedirler. Ancak biz standartlara uygun bir kalitede ürün elde etmekten
bahsediyorsak bu çözümün doğru bir sonuç üretmeyeceğini unutmamalıyız.
Buna benzer
şekilde temperli camların 0,5 ile 3 mm kadar ebat küçülmesini sağlayacak
şekilde yeniden rodaj işlemine alınması da yapılan bir uygulamadır. Ancak bu
durumda kendiliğinden kırılma, kenarlarda kopma, rodaj yanması vb. çeşitli
kalite sorunları çıkacağını da hatırlatmak isterim.
Proses
açısından en temel farklılık soğutma sürecindedir. Tam temperleme için cam
fırından çıktığında quench denilen bölümde yüksek yüzey sıkışması sağlamak için
cam yüzeyine şok basınç uygulanır. Cam quench bölümünden geçerken yeterince
soğutulmuş gibidir. Sonra yavaşça soğutulmaya devam edilir.
Yarı
temperli cam elde edilmesi gerekiyorsa, daha düşük yüzey sıkıştırması elde
etmek için şok basınç ya hiç verilmez ya da çok az uygulanır, normal soğutma
süresi de daha uzun tutulur.
Isı
dereceleri aynı olmasına karşın yüzeyde ve optik görünüşte temperli camın daha fazla
sorun yaratmasının nedeni ; quench’de uğradığı gerilme gücüyle uğradığı
deformasyon ve fırın içinde camın gezinme mesafesi ve hızı ile ilgilidir.( Dar
alanda ve düşük hızda gezinme daha fazla kusur demektir. )
Bu iki
uygulamanın birbirinden farkı ve bu farka göre değişebilen kullanım alanları
nedir diye bakacak olursak;
Öncelikle
şunu ifade etmeliyiz ki, Yarı temperli cam EMNİYET CAMI olarak kabul edilmez.
Bunun nedeni yarı temperli camın büyük parçalar halinde kırılmasıdır. Oysa tam
temperli cam (EN 12150 standardına göre) 500 x 500 mm lik bir alanda en az 40
küçük parçaya bölünmesidir. Bu nedenle kırıldığında insan güvenliği açısından
bir tehdit oluşturmaz.
Yarı
temperli bir camın emniyet camına dönüştürülmesi mümkün müdür derseniz; evet
mümkündür. Bunun için İki adet yarı-temperli camın lamine edilmesi gereklidir.
Her iki
durumda da tavlanmış cama (bunu ısıl işlem görmemiş cam olarak
düşünebilirsiniz) göre mekanik açıdan daha dirençlidir. Ancak tam temperli cam
4-5 kat daha dirençli iken, yarı-temperli cam 2-2,5 kat dirençlidir.
Çekme
Dayanımı: Tam temperli camın mukavemeti, ≥90MPa basınç gerilimine sahipken yarı-temperlenmiş cam 24-60MPa basınç
gerilimine sahiptir
Bir diğer önemli
farklılık termal dirençtir. Tam temperli cam doğrudan 200°C'den 0°C'lik buzlu
suya zarar görmeden konabilir, yarı temperli cam ise yalnızca 100°C'ye
dayanabilir ve bu sıcaklıktan aniden 0°C'lik buzlu suya kırılmadan girebilir.
Tam temperli
camın en büyük dezavantajı ise kendiliğinden patlamasıdır. Üstelik Temperli cam
alanı ne kadar büyükse kendiliğinden kırılma riski o oranda fazladır. Yarı
temperli cam ise düşük gerilim taşıdığı için kendiliğinden kırılma riski oldukça
düşüktür. Üstelik nikel sülfit kaynaklı kırılma riski açısından baktığımızda
temperli cam yine yarı-temperli cama göre daha yüksek risk taşır.
Bütün bu benzerlik
ve farklılıklar camın kullanım yerlerinde farklı tercihlere yol açar.
Daha yüksek
düzeyde mekanik dayanım, çekme dayanımı ya da termal direncin gerekli olduğu durumlarda
tam temperli cam kullanılmalıdır.
Cephelerde dış
camların emniyet camı olması gerektiğinden tam temperli cam kullanılmalıdır. Aynı çift cam ünitesinin iç
camlarının ise yarı-temperli lamine camdan oluşması tercih edilir.
Örneğin cam kolonlarda
tam temperli cam kullanılması risklidir, çünkü her ne kadar lamine halinde
kullanılsa da temperli cam bir şekilde kırıldığında kolonun taşıma yükünün
zayıflayacağı açıktır. Aynı şekilde ışıklık camlarında hem tam temperli cam hem
de yarı-temperli cam uygun değildir. En azından yalıtım cam ünitesi
kullanılacaksa dış cam temperli tek cam olabilirken iç camın mutlaka
yarı-temperli lamine cam olması gereklidir.
Elbette bütün
bunlar genel bir açıklamadır. Ama rüzgar yükü, kar yükü ya da cephe kolonların
cam olduğu durumlarda; hatta iklim değişikliği nedeniyle coğrafi özellikler
açısından da seçenekler tamamen değişebilir. Bütün bunların proje aşamasında
bilimsel değerlendirmelerle saptanması gerekir.