SOLAR BOYA

 

SOLAR BOYA  - BUİLDİNG İNTEGRATED PHOTOVOLTAİCS

Son 10 yılda gerek SOLAR BOYA gerekse mevcut solar panellerin cam yüzeyleri  üzerine baskı yapılması konusunda ciddi bir AR-GE yatırımı yapılmakta. Bu çalışmaların ağırlıkla inovatif olan tarafı elektrik üretebilen ama yine de normal boya gibi çalışan yeni bir ürün geliştirilmesiyle ilgili. Yani sadece bir çatıyı değil, bütün bir binayı güneş enerjisi üreten bir yüzeye dönüştürme yeteneğinin yakalanmasından  bahsediyoruz burada… 

Şimdiye kadar güneş enerjisi endüstrisinin can damarı geleneksel fotovoltaik güneş panelleri oldu. Güneş panelleri ısınma konusunda bina sahiplerine ciddi para tasarrufu sağladı, ama çatı paneli kurulumunun zorluğu ve masrafı insanları güneş enerjisine geçmekten bir nebze olsun caydırıyor da.

Şimdi çatılarımızı ve duvarlarımızı elektrik üretebilecek bir boya türüyle boyayabileceğimiz bir dünya hayal edelim. Bu teknolojiyi fiilen hayata geçirmeye çok az zaman kaldığını söyleyebiliriz. Bunu düşünmek bile heyecan verici, değil mi ?

Peki SOLAR BOYA nedir? Bilmeniz gereken en önemli şey tek bir ürün olmadığıdır; şu anda 'solar boya' elde etmek için üç farklı teknik üzerinde çalışılıyor. Her biri laboratuvar ortamında geliştirilmiş durumda. Ana her tekniğin ticarileşmesi için belirli bir zaman geçmesi, maliyetlerinin halihazırda kullanılan teknikle yarışabilir düzeyde olması vb. vb. gerekiyor.

Geliştirilen çalışmalardan biri (Royal Melbourne Teknoloji Enstitüsü tarafından yürütülen bir çalışma) su buharından enerji üretmemizi sağlayan bir boya. Basitçe söylemek gerekirse bu boya, havadaki nemi emerek su moleküllerini hidrojen ve oksijene ayırmak için güneş enerjisinden yararlanıyor. Daha sonra bu hidrojen temiz enerji üretmek için tekrar kullanılabilecek.  

İkinci alternatif, Fotovoltaik boya olarak da bilinen kuantum noktaları. Bu teknik  Toronto Üniversitesi'nde geliştirildi. Sistem ışığı yakalayıp elektrik akımına dönüştürebilen nano ölçekli yarı iletkenler elde edilmesine dayalı. Teknik terimi ile ifade edecek olursak, 'Kolloidal kuantum nokta fotovoltaikleri' . Bu teknik hem üretimi daha ucuz ( watt başına maliyetle ölçülen elektrik üretiminin maliyetini düşürüyor ) hem de geleneksel güneş pillerinden daha verimli. Geleneksel güneş panelleri genellikle yalnızca görünür ışığı kullanır, ama elektromanyetik spektrumun %99'u görünür ışığın yanı sıra radyasyon da içerir. Kuantum noktaları  güneş ışığının radyasyon  gücünün yarısından sorumlu olan güneş spektrumunun kızılötesi kısmını daha iyi kullanmak için geliştirilmiş bir teknoloji.  Bu yarı iletken nanopartikül noktalar ışığı elektrik akımına dönüştürebilmekte.

Üçüncü alternatif buluş Perovskit kristalleridir. Adını Rus mineralog Lev Perovski'den alan “perovskitin kristalleri”  ilk kez 1939 yılında keşfedildi. Daha sonra bunların güneş enerjisini elektrik enerjisine dönüştürmek için ışık emici bir malzeme olarak kullanılabilecek yarı iletken bir malzeme olduğu laboratuvar ortamında kanıtlandı. 2014 yılında Sheffield Üniversitesi'nden araştırmacılar, maddenin sıvı formunu kullanan, malzeme israfını ve maliyetleri azaltan bir sprey boyama yöntemiyle uygulanan perovskit bazlı güneş pilleri oluşturmayı başardılar. Bu fotovoltaik hücrelere “püskürtmeli güneş hücreleri” denmesinin nedeni de budur.

 

Bunlar photovotaik panellere alternatif olabilecek ama güneş ışınlarından yararlanılarak geliştirilen teknikler.

Bir de FOTONİK BOYA teknolojisi ile mevcut güneş panellerinin camlarının renklendirilmesi ve cephenin bütün yüzeylerinin bu boyalı hücrelerle kaplanması söz konusu. Bu teknik FOTONİK bilimi ve teknolojisi sayesinde geliştirildi.

Fotonik bilimi ve teknolojisi, ışık taneciklerinin yani fotonların kontrol edilmesi, algılanması ve işlenmesi yönünde araştırmaların yapıldığı bir çalışma alanı. Son zamanlarda bu bilim dalı ciddi bir yol katederek evlerde, fabrikalarda ve araştırma laboratuvarlarında kullanılan birçok cihazın üretilmesinde kullanılır hale geldi. Bunun nedeni Fotonik malzemeler sayesinde ses, görüntü ve verilerin çok daha hızlı ve verimli bir şekilde iletilebiliyor, saklanabiliyor ve işlenebiliyor olması. Kütlesiz, elektrik yüksüz ve ışık hızındaki fotonlar birçok uygulamada elektronların yerini almaya başladı bile.

Kuşların tüylerindeki, kelebeklerin kanatlarındaki, bazı kabuklu böceklerin, mürekkep balığının ve deniz yıldızlarının vücudundaki yoğun, parlak, gözalıcı renkler ışığı emen pigment maddeleri tarafından değil de belli bir geometrik düzende ardışık olarak dizilmiş minik fotonik kristal yapılar tarafından ışığın yansıtılması sonucunda oluşuyor. İşte fotonik renk pigmenleri doğanın sunduğu bu çeşitlilikten esinlenerek üretildi.

Dieletrik ( elektrik iletme oranı sıfır ) olan düz cam üzerine basıldığında ışığın yansıma ve kırılma endisi solar panelin perfomansını arttıracak şekilde tasarlanmaktadır. Artık cephelerde bireysel tasarım seçenekleri  yaratılmasına olanak veren , üstelik verimliliği ( enerjiye dönüşebilir ışık toplama performansı) daha yüksek ( % 80-97’ye kadar) olan, renkli Solar modüller görebileceğiz. Bu sisteme BUİLDİNG İNTEGRATED PHOTOVOLTAİCS deniliyor.

Üstelik bu boyaların uygulanması çok da basit;  standart serigrafi prosesi ile uygulanabilmekte. Bu nedenle şu an için en uygun ticari ürün bu teknoloji ile üretilmekte diyebiliriz. Ama teknoloji baş döndürücü bir hızla gelişiyor. 10 yıla kalmadan güneş enerjisini dönüştürdüğümüz bütün sistemler rafa kalkmış olabilir…  

 

 

 

Bu blogdaki popüler yayınlar

CAM- YAPILARDA KULLANILAN: İLGİLİ TSE ve EN STANDARTLARI