ÇİFT CAM ARASI BUHARLAŞMA


Çift Cam ya da en yaygın marka adıyla söylersek ISICAM ünitelerinde iki cam arasında BUHARLAŞMA sıklıkla rastlanan bir sorundur.

ISICAM kalitesi açsından bu bir ÜRETİM HATASI olarak kabul edilir. Şişe Cam A.Ş. tarafından kabul edilen kriterlere göre 10 yıl süre için verilen GARANTİ BELGESİ'nin en önemli kabullerinden biridir.

ÜRETİM HATASI dediğimizde doğal olarak aklımıza üretim aşamasında uyulması gereken kriterler gelmektedir. Eğer bu kriterlere uygun üretim sağlanamazsa başta iki cam arasında buharlaşma olmak üzere bir dizi KUSUR daha ortaya çıkacak demektir. Konumuz diğer kusurlar olmadığı için bunlara başka bir yazımızda yer vermek üzere şimdi İKİ CAM ARASI  BUHARLAŞMA'nın nedenlerine dönelim.

Bir de şunu ifade etmek isterim; bu yazının hedef aldığı kitle sadece çift cam ya da ISICAM üreticileri değildir. CEPHE uygulaması yapan ve Cephede CAM MONTAJI yapan firmalar da bu yazının hedef kitlesidir.

Öncelikle ÜRETİM aşamasında hangi kuralların uygulanması gerektiğinden başlayalım. 

1. Kullanılan malzeme seçimi : Çift cam üretiminde kullanılan malzemelerin seçimi, birbirleri ile uyumlu olmaları açısından son derece önemlidir. Buharlaşmanın nedeni sızdırmazlığın yeterli düzeyde sağlanamaması olduğu için sızdırmazlık sağlayan malzemelere bakmamız gerekir. Birincil sızdırmazlık malzemesi, iki cam aralığını sağlayan çıta ile camları birleştiren ve araya dışardan hava sızmasını önleyen Butyl dediğimiz malzemedir. 

Birincil sızdırmazlık malzemesi olduğu için çıta boyunca kesinlikle butyl'de kopukluk olmalı, çıtanın her iki tarafında 1 metre boyunca butly ağırlığı en az 2,5  gr. olmalıdır.

İkincil sızdırmazlık malzemesi dolgu malzemesi denilen, thıokol, poliüretan ya da silikon'dur. Öncelikle birincil ve ikincil sızdırmazlık malzemelerinin birbirleri ile uyumlu malzeme olması, bu uyumluluğa dair test raporları olmalıdır. 

Piyasada bu tür üretimlerde kullanılan bir çok malzeme vardır, ancak bu malzemelerin EN 1279 standardı gereği istenen test raporları ve diğer malzemelerle uyumluluk raporları yoktur. Bu nedenle her sızdırmazlık malzemesi çift cam üretimi için uygun değildir.   

Bu konuda ISICAM markası tarafından onaylanan malzemelerin kullanılması kesinlikle gereklidir. Pek çok firma da ISICAM markası kullanmasa bile ISICAM tarafından onaylanan malzemeleri kullanarak üretim süreçlerinin EN 1279'a uygunluğunu sağlamaya çalışmaktadır.

İkincil sızdırmazlık  malzemesinin çift cam ara boşluğunda kaplaması gereken hacim diğer bir önemli kriterdir. Thıokol ve Poliüretan dolgu ile üretilen ve dört kenarı da bir çerçeve içinde kalıp, UV ışınlarından ve direkt dış şartlardan etkilenmeyen  çift cam ünitelerinde dolgu derinliği en az 3 mm olmalı, yine çıta çevresi boyunda arada hava kalmaksızın düzgün ve kesintisiz çekilmesi, özellikle köşelerde bu dolgu derinliğinin mutlaka minimum değeri sağlaması gereklidir. Eğer en az bir tarafı doğramaya girmeyen bir montaj uygulaması söz konusu ise bu kenarın mutlaka silikon doldu ile en az 6 mm derinlikte uygulanması gereklidir. Bazı cephe firmalarının tasarımında düşey veya yatayda kapaklı sistem uygulandığı için kapakların dolgu malzemesini UV ışınlarından ve diğer dış şartlardan koruduğu varsayımı ile poliüretan ya da thıokol dolgu tercih ettiklerini görmekteyiz. Oysa bu kesinlikle yanlış bir uygulamadır. Çünkü kapaklı sistemlerin sızdırmazlık sağlaması oldukça düşük düzeydedir.

Bunlara ek olarak eğer çift kompenentli malzeme kullanılıyorsa karışım oranlarının mutlaka üretici firma tarafından tavsiye edilen oranlarda olması gereklidir. Eğer karışım oranı istenen değeri taşımıyorsa, malzemenin cama ve ara çıtaya yapışması tam sağlanamayacağı için hava geçirgenliği yüksek olacaktır; ayrıca kürlenme süresi uzun olacağı için üretim sonrası montaj yerine taşınma ve doğrama ya da cehpeye takılma süreleri önem kazanmaktadır. Ancak ne cephe firmaları bu konuda üreticiden bilgi almakta ne de üretici firmalar cephe uygulamacısına bu konuda bilgi vermektedir. Özellikle cephe firmaları varsa yoksa ürünlerin şantiyeye bir an önce iletilmesi ile ilgilenmektedir.  Özellikle kasetlere yapıştırılan çift cam üniteleri açısından üretildiği tarih ile şantiyeye taşınması arasındaki zaman çok önemlidir. Hatta üretildiği işletme içinde bir yerden başka bir yere taşınması bile son derece hassasiyet gerektiren bir işlemdir. Çünkü bonding dediğimiz uygulamada yapışmanın tam ve etkili şekilde olmaması son derece ciddi, ölümcül sonuçlara neden olabilecek riskler taşımaktadır. Bonding uygulaması yapılan bir çift cam uygulamasının en az 3 gün kürlenmeye bırakılması, bu süre içinde kürlenme testlerinin yapılması ve tam kürlenme oluştuğu belirlendikten sonra  uygulama yerine taşınması mümkündür.

Bonding uygulamasından bahsetmişken, bonding işleminde kullanılacak sızdırmazlık malzemesinin özel olarak üretilmiş bonding silikonu olması ve kaset ile bu malzemenin hangi şartlarda ( derinlik ve genişlik gibi ) yapışmasının uygun olacağına dair testlerin yapılması gereklidir.

Cephe firmalarını öne çıkaran bir diğer konu işte budur;  Şimdiye kadar tanıdığım ve bildiğim bir kaç firma ve proje haricinde kasetleri ile üretici firmanın kullandığı yapıştırma silikonu arasında yapışma testi talep eden ya da üretici firmadan bu test sonuçlarını isteyen görmedim. Hatta cephe danışmanı adı altında görev alan kişilerin hazırladığı ŞARTNAMELERDE de bu testlerin istendiğini görmedim.

Buharlaşma konusunda bir diğer önemli malzeme NEM ALICI'dır. Çift cam ünitelerinde ara boşluğu belirleyen çıta içinde nem alıcı malzeme doldurulur. Bu malzeme ISICAM MALZEMELERİ listesinde belirtilmiştir. Ancak üretime alınacağı zaman ayrıca Kontrol Testlerinin yapılması, uygun değerli olması şartıyla üretimde kullanılması gereklidir. 

2. Fabrika Üretim Kontrolleri:

Birinci maddede belirtilen bütün malzemeler için her gün tekrarlanması gereken FABRİKA ÜRETİM KONTROLLERİ vardır. Bunların her biri EN 1279 standardında belirtilmiştir.

Sadece malzemeler değil, kullanılan suyun  sıcaklığından iletkenliğine ve sertliğine ; ortam ısısından nem oranına kadar pek çok koşul ve test yapılması, bunların uygunluğu halinde üretime devam başlanması ve uygunluğun devamınının kontrol edildiği şartlarda üretime devam edilmesi gereklidir.

CEPHE firmaları bu kontrollerin neresindedir derseniz, hiç bir anında değiller... Oysa üçüncü taraf tetkikleri denilen bir uygulama vardır. CE Yönetmeliği de bu üçüncü taraf tetkiklerine yer vermektedir. Ancak adı öve öve anılan, yüz milyonlarca dolarlık projelerde bile   üçüncü taraf tetkikleri yapılmamaktadır. Ne adına ? Projenin toplam maliyeti yanında esamesi okunmayacak maliyetlerden kaçınmak adına. 

Hadi üçüncü taraf tetkiklerinden vazgeçtik, şantiyelerde görevlendirdiğiniz bir mimar ya da mühendisin  belirli periyodlarda çift cam üreticilerini ziyaret ederek bu kontrollerin yapılıp yapılmadığını takip etmesi mümkündür. Hiç değilse kağıt üzerinde bu test ve kontrollerin yapıldığını izlemek bile üreticiyi daha dikkatli davranmaya zorlayabilir. Değil mi ? 

Cephe firmaları şöyle düşünüyor olsa gerek. "Nasıl olsa garanti belgemiz var, sözleşmemizde iki cam arası buharlaşmanın üretim hatası olduğu yazıldığına göre , böyle bir kusur ortaya çıktığında  biz bu ürünleri tekrar ürettiririz."

Ama hiç de böyle olmayacağını hatırlatmak isterim.

Üreticiden şantiyeye gönderilen camların garantisi şantiyede depolama, istifleme ve uygulama kurallarına uyulması halinde geçerlidir.  Pek çok üretici firma imzaladıkları sözleşmelerde bu konularda kendilerini güvenceye almış durumdadır.  Bunu şimdilik sadece hatırlatmak istedim. Belki bir başka yazımda şantiye şartlarında uyulması gereken kurallara değinir, uyulmamasının doğuracağı sonuçları ele alırım. 



Bu blogdaki popüler yayınlar

CAM- YAPILARDA KULLANILAN: İLGİLİ TSE ve EN STANDARTLARI